Dexious Ciddi Admin
Mesaj Sayısı : 120 Puan : 10360 Rep : 0 Kayıt tarihi : 13/12/09 Yaş : 34 Nerden : MekanForum
| Konu: American Conquest[İnceleme] Cuma Ara. 18, 2009 6:06 pm | |
| Cossacks oyununu herkes hatırlar. Eğlenceli bir strateji oynuydu. O oyunun yapımcıları, değişik bir stratejiye daha imza attılar ve ortaya American Conquest'i çıkardılar. Oyun Coccacks motorunu kullanıyor. Ama emin olun ki ondan daha başarılı ve daha kapsamlı. Hatta daha eğlenceli bile denebilir. Genel havası aynı, görünüşü bile oldukça benziyor denebilir. Ama iş oynamaya ve detaya gelince, birazdan detaylarıyla bahsedeceğim oyun daha iyi.
Oyun 15. yy zamanlarında geçmekte. Amerikanın kolonize edildiği zamanlarda yani. Bu nedenle çok çeşitli uygarlıkları da kontrol edebiliyoruz. Bunlar arasında İngiltere, İspanya, Fransa, Mayalar, Astekler, İnkalar falan var. Daha değişik ve fazla bilinmeyen kabileleri de kontrol etmeniz mümkün ama bunlar pek oyuna ağırlığını koyamayan kabileler. Fazla değinilmeden es geçilmişler yani anlayacağınız. Asıl önemli olaylar önemli ülkelerin savaşlarında oluyor. Oyunun tek kişilik görevleri acaip çeşitli. O zaman olayların hemen hemen hepsini oynayabiliyorsunuz. İstediğiniz ülkeyi seçerek kronolojik sıraya göre tarihi yeniden yazabiliyorsunuz. Gerçekçilik ve tarihin akışını değiştirme fikrini sevenler için ideal bir oyun.
Bu tür oyunlarda, bilirsiniz ki, birazcık da oyuncuya tarih dersleri verilir. Bu oyunda da aynı şekilde her bölümün başında oyuncuya o bölüm hakkında gerçek belgelere dayanan bilgiler veriliyor. Bunları okumanız hem bölümler için yararlı hem de genel kültür olarak işinize yarayabilir. Ben normalde böyle uzun yazıları okumam ama bu oyundaki bazı bölümlerde anlatılanlar ilgimi çekti, itiraf ediyorum. Ayrıca oyunun başında size görevlerinizden bahsediliyor. Ama fazla da detay verilmiyor. Bunun sebebini anlamış değilim. Mesela bir bölümde sizden altın toplamanız gerektiğinden bahsediliyor ama bunun miktarı söylenmiyor. Siz de ezbere kaynak toplama işine giriyorsunuz ve bir anda, hatta beklemediğiniz bir anda bölümün bittiğini görüyorsunuz. Bu her görev için böyle değil ama çoğunluk görevlerde bir belirsizlik alıp başını gidiyor. Bu da sizi tedirgin ediyor, oyunu oynarken rahat olamıyorsunuz. Herşeyin belli olması, daha rahat bir kafayla strateji belirlemek oyunu kazanmak için çok önemli.
Oyundaki görevler oldukça çeşitli. Öncelikle oyunun bir gerçek zamanlı strateji olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu nedenle de bize verilen görevler genelde base kurup düşmanı yok etmek, belirli bir yeri bir süre korumak falan gibi oluyor. Bir de bazı önemli kişilere eskortluk etmemiz söyleniyor. Bu görevler alışılmış görevler bildiğimiz gibi. Ama bu oyunda daha değişik görevlerimiz de oluyor. Mesela sadece askerler veriliyor bize ve ardından da altın toplamamız isteniyor. Mecburen elimizdeki askerleri kullanarak köleler ele geçirmek zorunda kalıyoruz ve ardından da ele geçirdiğimiz köleler üzerinden kazandığımız paralar ile askerlere silah alıyoruz. Yeni askerler de cabası tabi. Böyle dolaylı yollardan yapılması gereken görevler de oluyor. Genelde görevler sıkıcı değil. Yapılması zor işler verilmiyor asla. Zaten bir görevi bitirmek de en fazla 30 dakika gibi bir zaman alıyor. En kolay zorluk seviyesinde oynamamanızı tavsiye ederim ben. Çünkü o zaman oyun gereğinden fazla kolay oluyor. Sanki kendi başınıza skirmish oynuyormuş hissine kapılabilirsiniz.
Oyundaki binalar ve birimler de oldukça fazla çeşitli. Bir kere her ulusun kendine has birimleri ve binaları var. Her ülkenin ürettiği birimler de birbirlerinden tamamen farklılar. Doğal olarak Avrupa ülkeleri diğerlerinden teknolojik olarak daha iyiler. Amerika'da yaşayan kabilelerin teknolojisi ne kadar olabilir ki zaten. Ama bu olay güzel dengelenmiş. Avrupa daha yavaş asker üretiyor ve oldukça pahalı oluyor askerleri. Ama diğer kabileler hızla çoğalabiliyorlar ve askerleri daha ucuz. Diğerleri 2-3 adamda bir direniş sağlayabiliyorlarsa, kabileler 4-5 adam ile aynı sürede aynı direnişi sağlayabiliyorlar. Böylece grupların güçleri eşit oluyor. Sadece kabile tarafının nüfusu daha fazla oluyor. Bu mantıklı bir dengelenme. Avrupa tarafında, gittikçe gelişen barutlu silahlar olurken, kabile tarafında mızrakçılar ve okçular falan oluyor. Bunlar fazla gelişmiyorlar. Ama hemen hemen aynı etkiyi sağlayabiliyorlar.
Kontroller çok basit. Sizi zorlayacak hiçbir olayı yok. Sadece dikkat etmeniz gereken ordunuzun formasyonu ve birimlerinizin durması gereken yer. Her birimin stratejik bir yeri olması gerekiyor. Tutup da okçuları dağın eteğine yerleştirirseniz ve diğerleri de tepeden aşağı inerse, 1-2 dakikaya kalmaz okçularınız atalarının yanına ziyarete giderler. O yüzden her zaman gerekli birimlerin gerekli yerlerde olmasını sağlamanız gerekiyor. Bir ordu yaklaşırken okçularınızla onları zayıflatıp hemen ardından da diğer birlikleri üzerlerine salmanız en mantıklı ve güçlü taktik oluyor. Bu her oyunda işe yarar siz de biliyorsunuz. Oyunda birimleriniz hakkında istediğiniz zaman detaylı bilgilere sahip olabiliyorsunuz. Asıl önemli olan konu da birimlerinizin morali. Etrafta onların moralini bozacak bir olay olursa, tüm askerler komple göçüveriyorlar ve yarı güçlerini kaybetmiş gibi yararsız birer odun parçasına dönüşüyorlar. Bu nedenle olan bitene dikkat edip, gerekirse olay mahalinden askerlerinizi uzaklaştırmanız gerekiyor. Bu oyunda, diğer strateji oyunlarında olmadığı kadar moral unsuru çok önemli. Bu nedenle dikkatli olmanızda fayda var.
Keşke bu güzelliklerden bahsederken oyunun yapay zekasını da bunların arasına katabilseydim. Ama değil. Oyunun yapay zekası gerçekten adamın kafasını bozacak nitelikte. Öncelikle askerleriniz asla söz dinlemiyor. Dinlese bile hemen unutuveriyorlar. Bir düşman onlara saldırıp kaçarsa hemen kovalamaya başlıyorlar. Ardından bir bakıyorsunuz birimleriniz haritanın sağına soluna dağılmış. Askerleri oldukları yere çivilemek için bir ikonunuz var (stand ground) ama bu da bir süre sonra işe yaramıyor. Askerler en ufak hareket ettiğinde, bu emir sıfırlanıyor ve sizin her defasında yeniden vermeniz gerekiyor. Bu da bir süre sonra en büyük düşmanınızın aslında sizin kendi askerleriniz olduğunu düşünmenize sebep oluyor. Çünkü sinir sisteminizi çökertiyorlar anında.
Oyundaki grafikler ve sesler Cossacks ile acaip benzerlik göstermekteler. Grafiklere bir iki animasyon eklenmiş, bayrakların dalgalanmaları falan gibi. karakter animasyonları daha yumuşatılmış. Bir de deniz efekti ve gemilerin denizlerdeki yansımaları bir hayli iyi yapılmış. Kesin insanın dikkatini çekiyor bu görüntü. Ses efektleri de aynı şekilde bekleneni verecek kalitede. Ateş sesleri, birimlerin sesleri iyi yapılmış. Müzikler de iyi ama çalan parça sayısı çok az olduğundan bir süre sonra can sıkıcı hal alabiliyor. Ama yine de oyunu bozmuyorlar. Hele bir de kapatırsanız, hiç sorun çıkartmıyorlar.
Oyunun multiplayer haritaları yeterli sayıda ama oyun modu fazla değil, hatta fazla yok. Sadece üs kur ve düşmanı yok et mantığına dayalı oyun çeşitleri var ve fazla eğlenceli değil. Zaten sizin zamanınızı alacak olay oyunun tek kişilik modu. Ayrıca "Historical Battles" moduna girdiğinizde, tarihteki savaşları da yapıp, gıcık olduğunuz bazı gerçekleri değiştirebiliyorsunuz. Eğlenceli.
Oyunun çalışması için ortalama sistemler bile yeterli olabiliyor. İlginçtir ki oyunda ne kadar birim bir arada olursa olsun fazla bir yavaşlama olmuyor. Adamlar iyi optimize etmişler belli ki. Ben de şaşırdım. Abartı düşük bir sistemde test edemedim ama P3 500, 256Mb RAM ve 32Mb ekran kartı ile iyi çalıştığını biliyorum. Bu bir şirket bilgisayarıydı. Ah o patron duyarsa şirket elemanlarının gizlice oyun oynadığını, ne yapar onları bilmiyorum. Hem de LAN ile. Hmm.
Oyun bu işte arkadaşlar. Anlatacak fazla birşeyi kalmadı. Geriye oynamak kaldı ki o kısmı da size bırakıyorum artık. Ha unutmadan, çevrede dolaşırken hayvanlara dikkat edin. Hayır dışarısından bahsetmiyorum, hala oyundan bahsediyorum Etrafta geyik, bizon falan gibi hayvanlar oluyor ve size saldırırlarsa orta halli bir orduyu yerle bir edebiliyorlar. Ne iştir anlamadım ama öyle. Aşırı güçlü yapmışlar hayvanları. Bunu da söyledikten sonra, şöyle bir bakıyorum ki artık anlatacak birşey kalmamış | |
|